Obezite çağımızın en büyük sorunlarından biridir ve tüm dünyada gittikçe artış göstermektedir. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı’nın son verilerine göre nüfusun yaklaşık %34’ü obezdir. Ülkeler bazında yapılan araştırmada obez nüfustaki artışa bakıldığında Türkiye Avrupa ülkeleri arasında 1. sıradadır. Dünya sıralamasında ise ülkemiz obezite artış oranında Amerikayı bile sollayarak 13. Sıraya yükselmiştir. Bu tablo geleceğimiz açısından son derece ürkütücüdür ve obeziteyle mücadelede toplumun tüm bireylerine, ebeveynlere, bizlere büyük görevler düşmektedir.
Obezitenin Yol Açtığı En Büyük Sorunlardan Biri: Şeker Hastalığı (Tip 2 Diyabet)
Obezite yol açtığı çeşitli hastalıklarla insan ömrünü kısaltan kronik bir hastalıktır. Obezitenin yol açtığı bu hastalıkların başında da tip 2 diyabet yani şeker hastalığı gelmektedir. Obezite ve şeker hastalığı adeta kardeş gibidir. Bugün dünya üzerinde 415 milyon şeker hastası vardır ve bu rakam 2015 yılında maalesef 600 milyona çıkacağı tahmin edilmektedir.
Şeker hastalığı oluşumundaki risk faktörlerine baktığımızda ilk sırada obezite yer almaktadır. Obezite ve diyabet küresel bir sorundur. Dünya diyabet federasyonunun verilerinden size çarpıcı örnekler vermek gerekirse:
- Dünyada Her 11 yetişkinden 1’i diyabet hastasıdır( 415 milyon)
- Her 2 diyabetli yetişkinden biri şeker hastası olduğunu bilmemektedir.
- Her 6 saniyede 1 kişi şeker hastalığı ( tip 2 diyabet) nedeniyle hayatını kaybediyor.
- Küresel sağlık harcamalarının %12’si şeker hastalığı için harcanıyor(672 milyar dolar)
Peki bir kişinin şeker hastası olup olmadığını nasıl anlayabiliriz? Basitçe anlatacak olursak:
- Bir kişinin açlık kan şekeri 126 mg/dl ‘nin üstündeyse bu kişi şeker hastasıdır.
- Eğer bir kişinin tokluk 2. saat kan şekeri 200 mg/dl ‘nin üstündeyse yine bu kişi diyabet hastasıdır.
Normal bir insanda şeker vücudumuza girdiğinde pankreastan insülin salgılanır ve glukoz bu insülin sayesinde dokulara etkili bir şekilde dağıtılmaktadır.
Kilo sorunu olanlarda obezlerde yağ dokusu insülin hormonunun bu görevi tam olarak yerine getirmesini engelleyerek adeta ona düşman gibi davranır. Bu aslında insülin direnci dediğimiz durumun nedenidir. İnsülin direnci dediğimiz durum aslında şeker hastalığının başlangıcıdır ve kilo sorunu olan obezlerin çoğunda görülmektedir. Halk arasında gizli şeker denilen durum budur. Buna karşı bir önlem alınmazsa ileride bu durum aşikar şeker hastalığına yol açar. Şeker hastalığı kronik ciddi bir hastalıktır. Kan şekerinin sürekli yüksek olması bütün organlarda tahribata yol açarak bökrek yetmezliği , görme kaybı ve kalp damar hastalıkları başta olmak üzere bir çok olumsuz duruma yol açar ve insan ömrünü kısaltır.
Obezite ve şeker hastalığı arasında kuvvetli bir birliktelik bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında aslında obeziteyle mücadele aynı zamanda şeker hastalığı( tip 2 diyabetle ) mücadele anlamına da gelmektedir. Bilindiği gibi Bu mücadelede obezite cerrahisi (tüp mide, gastrik bypass) en etkili yöntemdir. Günümüzde Obezite cerrahisinin dünya genelinde bu kadar yaygınlaşmasının bir nedeni de kilo kaybından bağımsız hormonal etkilerle şeker hastalığını iyileştirici etkisinin de olmasıdır. Bariatrik ve metabolik cerrahi kavramı aslında bu şekilde ortaya çıkmıştır.
Sonuç olarak obeziteyle etkili mücadele ileride oluşabilecek obezite ilişkili hastalıklarla da mücadele anlamına gelmektedir. Bunların başında da tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ilk sırada yer almaktadır.
Bu konuda veya obezite, obezite cerrahisi, tüp mide ameliyatı, gastrik bypass ameliyatsız zayıflama yöntemleri mide balonu, mide botoksu gibi merak ettiğiniz başka konularda sorularınız olursa web sayfamızı veya sosyal medya hesaplarımızı ziyaret ederek bize iletebilirsiniz
Tüm sosyal medya hesaplarımıza aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz