Ameliyat fikri her insana ürkütücü gelebilir. Bu gayet doğal ve insani bir duygu. Dünyada iki milyara yakın fazla kilolu ve obezite sorunu olan insan var. Obeziteyle mücadelede başarılı olan ülke yok. Obezite sorunu günden güne artmaya devam ediyor. Pandemi süreci bu sayıları daha da artırdı. Obeziteyle mücadelede en etkin yöntem obezite ameliyatları. Ancak obezite cerrahisi kriterlerini karşılayan insanların büyük bir çoğunluğu (%90) ameliyat fikrine endişeli ve temkinli yaklaşıyor. Bunu biz ameliyat ettiğimiz hastaların bize aktardıkları hikayelerinden çok iyi biliyoruz.
Korkular ve Obezite Cerrahisi
‘’Hocam bu ameliyata karar verebilmek için yıllarca bekledim. Bir türlü cesaret edemedim’’
‘’Keşke daha önce ameliyat olsaydım. Boşuna 3 yıl kaybettim. Ameliyatı gözümde çok büyütmüşüm’’. Ameliyat sonrası dönemde bu cümleleri o kadar çok duymaya alıştık ki. Tabi tek başına ameliyat korkusu değil onları tüp mide ameliyatı olmaktan alıkoyan. Aynı zamanda,’’ çevrem bana ne der? ‘’ Bak boğazını tutamadı sonunda gitti bıçak altına yattı’’ derler mi endişesi de var. Aynı zamanda sağdan soldan duyulan olumsuz haberler de insanların ameliyat korkularını daha da körükleyebiliyor. Medya zaten bu tür haberleri çok seviyor. Hala bu ameliyatların kozmetik kaygılarla yapıldığını düşünen bir kesim de olunca hassasiyet daha da artıyor. ‘’ Bizim komşunun oğlu obezite ameliyatı oldu öldü’’ gibi haberler üzerine yaygın bilgi kirliliği de eklenince insanların korkuları daha da artıyor.
Size bir örnek vermek istiyorum. Uçak kazaları dünyanın neresinde olursa olsun her zaman haber olur. Ama bu durum, uçağın hala en güvenli ulaşım aracı olduğu gerçeğini değiştirmez.
Açık kalp ameliyatında ölüm riski %2-3 civarındadır. Bu aslında çok yüksek bir oran ama hiçbir zaman medya bunu haber yapmaz.
Mesela 110 kilosunuz ve apandisit oldunuz. Mecburen ameliyat olacaksınız. Ben ameliyattan korkuyorum ameliyatı olmak istemiyorum diyebilir misiniz? Diyemezsiniz çünkü ameliyat olmazsanız apandistiniz patlar ve enfeksiyon karın içine yayılır ve sonunda sizi öldürür. Bu kiloda apandisit ameliyatının komplikasyonlar açısından obezite cerrahisinden 7-8 kat daha fazla risk taşıdığını biliyor muydunuz?
Tüp mide ameliyatının riski tecrübeli ellerde safra kesesi ameliyatından bile daha düşük. Bu risk o kadar düşük ki (1/5000) obeziteye bağlı oluşan yandaş hastalıkları düşündüğünüzde rahatlıkla göze alınabilir bir risk. 25 yıllık SOS (Swedish Obese Subjects) araştırması bize şunu gösterdi. Obezite sorunu olan insanlar kalp krizi, şeker hastalığı, kanser, karaciğer yağlanması, damar hastalıkları gibi nedenlerle 10-15 yıl daha erken ölüyorlar. Obezite cerrahisinin kalp damar hastalıklarına bağlı ölümleri neredeyse yarı yarıya (%40) azalttığını biz artık çok net biliyoruz.
Tüp mide veya gastrik bypass gibi ameliyatların sadece kilo verdirmediğini aynı zamanda hormonel etkiyle tip 2 diyabet hastalığını ve diğer kiloya bağlı hastalıkları da iyileştirdiğini artık çok net biliyoruz.
Ameliyat korkusundan ziyade anesteziden, narkozdan korkan bir kesim de var. Günümüzde anestezi tekniklerindeki gelişmeler düşünüldüğünde aslında bir insanın en güvenli olduğu alan anestezi. Zaten mide küçültme ameliyatı öncesi her kişi tepeden tırnağa check-uptan geçiyor. Tüp mide ameliyatı veya gastrik bypass öncesi kişiler Ameliyata dair bir risk olup olmadığı yönünde detaylı bir şekilde inceleniyor. O yüzden ameliyat öncesi yapılan araştırmalarda ciddi bir risk saptanırsa kimse sizi ameliyat etmek istemez.
Obezite ameliyatlarından korkmayın. Korkularınızın üstüne gidin ve cesaretli olun. Bir süre sonra korkularınızın ne kadar yersiz olduğunu zaten anlayacaksınız. Eğer mide küçültme ameliyatı sonrası insanlar pişmanlık duysalardı bu ameliyatlar hala bu kadar sık yapılmaya devam eder miydi? Genelde hastaların en büyük pişmanlıkları ‘’keşke bu ameliyatı daha önce olsaydım’’ şeklinde oluyor. Kilo probleminiz varsa ve sayısız diyet yapmanıza rağmen bu kiloları veremediyseniz obezitenin sizi yıpratmasına daha fazla izin vermeyin. Bir an önce harekete geçin.